Ne zaman
bir gece sessizliğinde
Uzanıp baksam yıldızların sonsuzluğuna
Kalbimi yalayarak bir keşişleme esiverse
Güneydoğunun en yüksek dağından
Gelse bulsa saçlarını bir sevgilinin
Ayna karşısında taradığı saçlarından
Kan tozları dökülür de
Titrek bir ampulün ışığında göremezsiniz
Uzanıp
baksam yıldızların sonsuzluğuna
Bir çocuğun ölümüne ağlarım
Bir gülümsemenin yitirilişine
Hangi gazeteden okursan oku!
Bir değil, bin kurşun silemez yoksulluğu
Takı törenlerinde
Gül kokulu bağırlarına taze gelinlerin
Uzun namlulu silahlar da takarız biz
Yetim sünnet çocuklarının kuşaklarında
“Vatan sağ olsun” yazan da biz
“Kahrolsun” diyen de
Doğusundan batısına bir devlet hırsına yitirilen de
Kahrolsun
“kahrolsun”
Kahrolsun “vatan sağ olsun”
“Şehitler ölmez” ise bir anlatım bozukluğudur artık
Yirmisinde
ana kucağından alınan gençler
Kimi dağa, kimi orduya gider
Uzanıp baksa yıldızların sonsuzluğuna
Aşar mermileri, topları, tüfekleri bir dostu alnından öper
Sana dar
gelmeyecek makberi kimler kazsın
“Gömelim gel seni tarihe” desem, hatırlanmazsın!
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor manşetler!